HİKİKOMORİ

HİKİKOMORİ
<p><strong>“HİKİKOMORİ”</strong> Japonca bir kelime. Yaşamdan uzaklaşma, elini ayağını çekme olarak tanımlanabilir. Tabi ki bu durum aşırı seviyede olduğu zaman bu ismi alıyor. En az altı aydır şiddetli bir sosyal çekilme olduğunda Hikikomori’ den söz edilebilir. Psikolojik bir rahatsızlığa evrilmesi kolay olan bu durumun uzun süreli varlığı kişiyi ciddi patolojilere sürükleyebilir. Mesela, sürekli bilgisayar başında vakit geçirme, bazı psikolojik bozukluklar, arkadaşlıkları bitirme, sinirlilik ve aşırı stres HİKİKOMORİ belirtileri olarak sayılıyor. Hatta bazı yazarlar bu terimin DSM 5 içinde kültüre bağlı sendromlar bölümüne eklenmesi gerektiği konusunda görüş bildirmişler; Bazı yazarlar ise bunun sadece Japonya’da değil, tüm ülkelerde görülme sıklığı artan bir hastalık olduğu konusunda hem fikir olduğu için kültürel bir hastalık olmadığı konusunda tartışmaktalar. Erken teşhis için bazı ölçekler, anketler üzerinde çalışmalar sürüyor. &nbsp;</p><p>Birçok gencin bilgisayar başından kalkmadan zamanını geçirmesi ve sosyal ortamlardan uzaklaşmaları maalesef hiç iç açıcı değil. Pandemi sürecinde daha da artan vakalar artık uzmanların dikkatini çekmeye başladı. Çünkü bu şikayetler gitgide büyüyor. Aileleri ile minimumda ilişki kuran gençlerin olduğunu duyuyoruz. Aslında bu durum sadece gençlerde yok. Yaşı olan yetişkinlerin de birçoğu yaşamdan çeşitli sebeplerle uzaklaşmış durumda. Ve bu izole olma hali uzun sürerse, Demans, Alzheimer gibi hastalıkların artışı için hiç de iyi olmaz. Peki çare ne? Çare sosyalleşmek. Dışarı çıkmak, spor yapmak, dostlarla sohbet ortamlarında olmak, sanatla uğraşmak, sivil toplum kuruluşlarında gönüllü çalışarak başka yaşamlara katkı sunmak. Kısacası İKİGAİ’yi canlı tutmak. (İkigai; sizi yataktan kaldıracak kadar heyecanlandıran, yapmaktan çok keyif aldığınız yaşam amacı.) </p><p><br></p><p>Hikikomori’nin tedavisi psikiyatristler tarafından ilaçla yapılıyor. Acaba insanlar içlerinde gizli olan İkigai’lerini keşfetseler ve onun için yaşama dört elle sarılsalar daha faydalı bir tedavi şekli olmaz mı? diye düşünüyorum. </p><p>Kişilerin İkigailerini bulmalarına yardımcı olan çeşitli kitaplar var. Öncelikle bu konu ilginizi çekti ise İKİGAİ adlı kitabı ve onun uygulama kitabını okuyabilirsiniz. </p><p>Uygulama kitabındaki sorularla yaşam amacınızı keşfetmek keyifli olabilir. Hedefi tespit ettiyseniz o konuyla ilgili eksiklerinizi tamamlamak için eyleme geçmek en önemli adım. Eksiklerinizi tamamladığınızda ise artık uygulamaya geçebilir ve hayatın içinde keyifle ilerleyebilirsiniz. </p><p>Her türlü kaygıyı unutturacak kadar yapmaktan zevk aldığınız ve topluma fayda yarattığınız şey ne olabilir? Bu soru düşünmeye ve araştırmaya değer. Nereye gideceğimizi bilirsek yaşamdan uzaklaşmak yerine yaşamın içine daha çok akarız. </p><p><br></p><p>Burada navigasyon görevi olabilecek diğer bir bilgi ise astrolojiden faydalanmak. Çünkü kişilerin doğum haritalarında, neden bu dünyada olduklarına dair ipuçları gizli. Yetenekleri, ilgi alanları, nelerin onlar için şifa olacağı gibi pek çok şey doğum bilgilerimizde saklı.</p><p>Hangi nedenle olursa olsun, içimize çekilip uzun süre yaşamdan uzaklaşmak, atalet duygumuzu derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor. Oysa bu durumu büyümek için bir avantaja çevirebilir miyim diye düşünmemiz gerekir. Aynı ıstakozlar gibi…</p><p>Istakozların hikayesini bilirsiniz. Belki unutanlar veya ilk defa duyanlar olabilir, hatırlatayım. </p><p>Istakozların, sert bir kabuğu vardır. Istakoz büyüdüğünde kabuğu onunla birlikte aynı şekilde büyümez. Yani ıstakoz büyüdükçe kabuğu yüzünden rahatsız hisseder ve sıkışır. Bu duygu onun kabuk değiştirme zamanı geldiğini ona haber verir. Ve ıstakoz bir kaya bulur ve onun altına girip eski kabuğunu atıp yeni bir kabuk oluşturur. Tabi bu durum hiç de anlatıldığı kadar kolay olmaz. Ama yeni ürettiği kabuğu ile bir sonraki büyüme dönemine kadar rahat eder. Bu döngü ölene kadar devam eder. </p><p><br></p><p>Çoğunlukla gelişmemizi ve büyümemizi sağlayan şey yaşadığımız rahatsızlıklardır. Bu durumda iki seçeneğimiz vardır. Ya harekete geçmeden yaşamdan uzaklaşmayı ve acılarımızla kalmayı tercih ederiz. Ya da rahatsızlık veren duyguyu itici güç olarak kullanır kabuğumuzu değiştiririz. Tercih sizin…</p><p>Sevgiyle…</p>

Login to post a comment.

Message us